Fransa'da, parfümevlerinin merkezinde, güzel kokan şehir Paris'te, etliye sütlüye karışmayan, ancak yıllardır orada bulunan bir parfüm evi Caron'dan bahsedeceğim biraz sizlere.
Bir parfüm yaratıp, birkaç yıl içinde onlardan vazgeçen markaları hiç anlayamamışımdır. Öyle ki, parfüm dünyasını adeta bir parfüm çöplüğüne çevirmekteler. Çeşitten başımızı döndüren ancak içi boş kokular üreten markalardan bahsediyorum. Özellikle son 10 yılda, parfüm sektöründe erkek parfümleri çok farklı bir çizgiye doğru kayarken, pek çok marka da bu furyaya kapıldı gidiyor. Bu akımın öncüleri haricinde birbirinden başarısız ve sıradan kokuları koklayıp duruyoruz biz de.
İşte Caron bu noktada kendini bir tarafa ayırmayı bilmiş ender markalardan. Yine stratejisini benzer bulduğum Guerlain'de bu köklü markalardan diğeri olarak sayılabilir. Bu markalar az ama öz koku üretiyorlar. Bugün inceleyeceğim parfüm 1934 yapımı. Düşünebiliyor musunuz, onca yılın yaşanmışlığı var artık bu kokularda. Bu kadar yıl boyunca kokusunun arkasında duran markayı da tebrik etmek boynumuzun borcudur. Bir kaç çeşit erkek parfümü üretmişler sadece. Yetiyor da artıyor bile. Şimdiye kadar iki tane kokularını denedim. Genel eksenlerinin vanilya olduğunu söyleyebilirim. 2 benzer vanilya kullanımı, buna rağmen hiç de modern tatlı kokulara benzemeyen "eski" yapısı. Oldukça çekici detaylar...
Parfüme geçelim. Açılışında tuhaf mı tuhaf bir bitki girişi var. Lavanta ve bilenler için biberiye. Tatlılıktan eser yok. Kupkuru bitkiler. Sanki biraz tozlu ve kirli. Parfümün açılışı bana öyle bir anı hatırlattı ki, sanırım daha iyi tarif edilemez. İçinde lavanta olan bir demet çiçeği burnunuzu gömerek koklasanız nasıl bir koku alırdınız? Biraz tozlu, kirli, çok abartılmamış bir esans alırdınız değil mi? Son derece doğal bir kokudur. İşte Caron Pour un Homme tam böyle kokuyor. Ben pek sevmesem de, müthiş bir açılış. Özellikle bu notalara sahip bir kokudan hiç beklemiyordum bu kuru havayı. Şaşırdığımı söylemem gerek. Orta notalarda parfüm inanılmaz bir değişim gösteriyor. Değişimi anbean izleyebiliyorsunuz. Parfüm çok hoş biçimde tatlanıyor. Sanki başlangıçtaki genel beğeniye uymayacak o "tuhaf" açılışa tahammül edenlere bir hazine sunarcasına hoş bir geçiş yapıyor. Orta notalarda vanilya hakim diyebilirim. Sanki çok çok az da gül hissettim ama tam emin değilim bundan. Ya eser miktarda var ya da gül hissi veren başka bir şey var ama çok silik. Vanilyalı bir kısım orta notalar. Yine alt notalarda çok büyük değişim göstermeden giderek tatlanarak ve Vanilya yanına misk eklenerek son buluyor kokumuz.
Toparlayacak olursak, bitkisel, lavanta hakim kuru tatsız ve doğal bir açılış, vanilyalı, tatlı orta notalar ve buna benzeyen alt notalar. Biraz da misk. Parfüm esans çeşidi oldukça az, tekdüze bir parfüm. Üretildiği yıllara çok uygun buldum bu halini. Pek kompleks bir yapıyla karşılaşmayı beklemiyordum açıkçası. Öyle de oldu. Daha sert bir parfüm beklediğimi de söyleyebilirim. Bu açıdan yanıldığımı itiraf etmem gerekir. Oldukça yumuşak, dönemin kadınlarının aklını başından alacak düzeyde çekici bir koku. Günümüzde ise neredeyse tüm modern erkek kokuları tatlı olduğundan pek dikkat çekmeyebilir.
Bu kadar az koku çeşidiyle bu denli değişken bir tarz oluşturmalarına hayran kaldım. Başlangıçtaki o müthiş lavanta açılışı, akabinde lavantanın ortadan kaybolarak yerini vanilyaya bırakması süperdi gerçekten.
ünlü Rugby oyuncusu Sebastian Chabal
Parfümü ilk sıktığımda kalıcılığıyla ilgili büyük çekincelerim vardı. O silik, kuru yapısıyla tenimde neredeyse sıktıktan 30 saniye sonra hissedemiyorum gibi gelmişti açıkçası. Sonradan tatlanarak farkedilirliğini artırdı. Başlangıca aldanıp bir daha koklamazsanız bu kokuyu, bu güzel koku nereden geliyor diye arar durursunuz. Öylesine büyük bir fark var gerçekten. Kalıcılık orta, farkedilirlik de orta diyebilirim. Rahatsız etmeyecek, tene yakın duran, çok şık ve zarif bir yapısı var.
35 yaş ve üzerine önerebileceğim, herkesi memnun edebilecek bir koku çıktı karşıma. 35 yaş üzeri erkeklerin tercih ettiği kokular bazen etrafındakileri çok zorlar bilirsiniz. Bu kokuda öyle bir durum oluşacağını sanmıyorum. Hem kullanan kişi hem de çevresindekiler oldukça memnun kalacaktır.
Dört mevsim kullanılabilecek, 80 yıllık bir maskülen. İnsan hayret ediyor gerçekten. Bahar ve kış aylarında gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz. Sadece yazın biraz dikkat etmek gerekebilir.
Günümüz parfümlerinden 80 yıl kadar eski olmasına rağme günümüzü de yakalayabilen, parfüm dünyası için klasiklerden biri haline gelmiş bir koku Caron Pour Un Homme. Markanın fazla bir parfüm yapmasına gerek yokmuş gerçekten. Çok başarılı kokular yapmışlar zamanında.
Beni şaşırtan kokuları severim. Caron Pour un Homme'da beni ziyadesiyle şaşırttı. Özellikle notalar arasındaki bu bariz geçişlere bayılıyorum tüm parfümseverler gibi. Caron bunu başarmış gibi gözüküyor.
Kesinlikle böyle: "Orta notalarda parfüm inanılmaz bir değişim gösteriyor. Değişimi anbean izleyebiliyorsunuz. Parfüm çok hoş biçimde tatlanıyor. Sanki başlangıçtaki genel beğeniye uymayacak o 'tuhaf' açılışa tahammül edenlere bir hazine sunarcasına hoş bir geçiş yapıyor."
YanıtlaSilÇok iyi bir analiz, çok doğru bir tanımlama!
Teşekkür ederim yorumunuz için
Sil